Kayıtlar

Mart, 2014 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

8 MART

Yıldızlı bir gecenin sonuydu. Yeni doğan güne sensiz dokundum o sabah, Yokluğundan artakalan ne varsa koyarak yüreğime, bilmeden yaş olup dolacağını  gözlerime. Sen: doğurgan bir acıya savurdun beni. Yoksun! Ayaza çalar evim. Sokaklarda acılarını gezdiren insanlar, Asma altı,havuz yanı... Yoksun! Anam yarı baygın, ağlamaklı. İçimde gürültülü iç çekişler. Musallaya düştü yüzüm. Dilimde yorgun, ağıta dönememiş, geceden artakalma sözcükler. Kefenlenmiş bir sabahı çağırır minareler. Acıyan yanım, gözümün nuru, önce yokluğun acıttı beni; öğle namazı vakti, kahve-soda, koltuktaki boşluk.... Sonra yokluğuna alışmak.

ÇOK HANELİ BİR YOZLAŞMA BU

Çok haneli bir yozlaşma bu hangi yanıma yaslansam o yana artan. Sürçen utangaçlıklarıyla zoraki mutlulukların tutsağı okul çocukları, meydanlarda  arsız tanrıların marş söylemekten göveren dudaklarıyla büyütüldü. Ben hiç büyümedim. Çocukları büyür görmekten başka da büyüklüğüm olmadı. Korktum. Meydanların ve marşların tanrılarının elinde kendi bungunluğunu içen partizan bir soytarıya dönüşmekten.